Page 42 - 81 Çalıkuşu Karaman / Sayı-4
P. 42
42
ÖĞRETMENİM YARIN DAHA OLMADI MI?
Fatih GÜLŞİN
Dr. Faruk Sükan İlkokulu
Başımı iki elimin
arasına almış, gözlerimi
kapatmış, masamda
oturuyordum. “E” sesini
vermiş, yorulmuştum.
Öğrencilerimin de
dikkatinin kaybolduğunu
görünce: “Evet çocuklar,
kuru boyalarınızı çıkarın
hadi.” diyerek dağıttığım
boyama fotokopilerini
öğrencilerimden diledikleri
gibi boyamalarını
istemiştim. Bu esnada hem
ben biraz dinlenecek,
hem de öğrencilerim
dinleneceklerdi. “E” sesi ile başlayan bakışlarını tüm sınıfın üzerinde yavaş
hangi örnekleri verebilirim diye yavaş gezdirdi sınıfa girer girmez.
düşünüyordum bir yandan da. Eski Arkadaşımı ayakta görünce: “Otursana
geldi aklıma, eskiye gitti aklım. Derin oğlum.” diyerek yanına gitmiş,
bir iç çektim özlemle. Özlediğim kucakladığı gibi sıraya oturtmuş: “Seni
eski ben mi yoksa eskiler miydi, bir daha ayakta görürsem …” diye
kestiremedim. İlkokul yıllarıma gittim tehdit savurmuştu. Bu olay hepimizin
aniden. Cıvıl cıvıl koşuşturduğum yerlerimize daha bir korkuyla ve
yıllara. “Sınıfımızda oturunca ayakları gerginlikle oturmamıza yetti. Sonra
yere değmediği için rahat edemeyen, gür sesiyle bir cümle söyleyerek
bu yüzden hep ayakta duran, hep defterlerimize yazmamızı istedi:
ayakta yazdığını hatırladığım kısa “Yerine oturmayanları hiç sevmem.” Bu
boylu bir arkadaşım vardı. Zaten cümle, bu haykırış sadece sınıfımızın
bizim ilkokul zamanlarımızda sıralar duvarlarında değil içimizde defalarca
genelde yüksek hiç rahat olmayan yankılandı. Cümleyi yazıp bitirince
gelişigüzel oturaklardı. Öğretmenimiz titrek bakışlarla o arkadaşıma
son derse gelmemişti bir keresinde, döndüm. Kollarını tamamen gergin
başka bir öğretmen girmişti şekilde ileriye hatta biraz yukarıya
dersimize. Kaşlarını çatarak, sinirli uzatmış, bir taraftan kaymasın