Page 28 - 81 Çalıkuşu Karaman / Sayı-2
P. 28
27
BU KADAR GERÇEKLİK CANIMI ACITIYOR
BU KADAR GERÇEKLİK CANIMI ACITIYOR
Gönül Dağı Murat Çiftci'nin kitaplarından
uyarlanan, adını illaki duyduğunuz diğer
GÖNÜL DAĞI
diziler gibi herhangi bir dizi. Peki gerçekten GÖNÜL DAĞI
herhangi bir dizi mi? Bir diziye herhangi
bir dizi diyorsak eğer bu onu diğer yayınlanan dizilerden bir farkı olmadığını gösterir.
Zannımca Gönül Dağı herhangi bir dizi olmanın dışında kendine has apayrı bir dizidir. Türk
televizyonuna bakacak olursak klişeler art arda gelmekte, olması uygun olmayan eylemler
normalmiş gibi yansıtılmakta. Oysaki biz Türkler hakkında en ufak bilgisi olmayan biri,
Türk televizyon dizilerini izlemiş olması durumunda Türkleri gerçekten tanıyamaz. Çünkü
yayınlanan dizilerin bizi yansıtmadığını düşünüyorum.
Asıl konumuz Gönül Dağı dizisine gelelim. Bozkırda geçen bir Anadolu masalı. Kısaca
konusundan bahsedecek olursam karşılarına çıkan tüm engellere rağmen bıkmadan usanmadan
hayalleri için uğraşan üç amcaoğlunun öyküsünü anlatıyor. Açıkçası diğer televizyon dizilerine
nazaran dizinin oldukça samimi olduğunu düşünüyorum. Dizi bir bakıma hayatın gerçeklerini,
zorluklarını ve imkânsızlıklarını yansıtıyor.
Bu öykü bizim, tam Anadolu insanının öyküsü. Bunu, dizinin Anadolu insanı koktuğunu
kullanılan türkülerden, sözlerden, hareketlerden bile anlayabilirsiniz. Ayrıca dizi alın terinin,
geleneklerin ve efsanelerin önemini de işliyor.
En dikkat çekici yanı ise özgün ve gerçekçi bir dizi olması. Dizinin dikkat çeken bir diğer
özelliği Ramazan karakteri. "Ne bakıyon dayı?, gopek, amcaoğlu" gibi lafları eminim seyirciyi
güldürüyordur.
Aynı zamanda hüzünlü sözleri, Asuman'a olan aşkı da güldürdüğü kadar duygulandırmıştır
izleyicileri. "Belki bir güzel aşığım işte. Belki de aşkın kendisini seviyorum. Belki, belki de
senin de ötende, senden de ziyade bir Asuman seviyorum."
Münir karakterinin Süleyman'ın aşkına karşı tavrını ise şu alıntıyla anlatmak isterim." Aşk bir
yanlış anlaşılmadır." Münir başkanın bu sözüne katılır mısınız bilmem ama ben bu söze karşı
Süleyman'ın tavrından yanayım." Baban dedi ki aşk bir yanlış anlaşılmadır; evet aşk yanlış
anlaşılmadır, doğru anlayınca gider. Ben seni doğru anladım ama gitmedi. Ben sana bakınca
seni görmüyorum ki Asuman. Ruhun görüyorum, içindeki çayır çimeni görüyorum, böyle tren
yollarında koşturan çocukluğumu görüyorum. Bunlar yanlış anlaşılma değil Asuman. Ama
olsun; varsın babanın dediği gibi, senin dediğin gibi olsun. Süleyman'ın aşkı gibi Sefer'in
Zahide'ye olan aşkı da hatırı sayılır sevdalardan. "Meğerse en büyük geç kalmışlığım sanaymış
Zahide."
“Gönül bu kimle bağ kurduysa yerine başkasını koyamıyor, ben de böyle bir adamım işte.