KARAMAN İL MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

Selma Argon Ersoy, Öğrencilere Dedesi Mehmet Akif Ersoy'u Anlattı

Mehmet Akif Ersoy'un torunu Selma Argon Ersoy, Karaman Lisesi tarafından düzenlenen "İstiklal'in 100. Yılında Dedem Mehmet Akif" adlı söyleşi programına katılarak öğrencilere dedesini anlattı.
Selma Argon Ersoy, Öğrencilere Dedesi Mehmet Akif Ersoy'u Anlattı

Karaman Lisesi Konferans Salonunda düzenlenen programa, Karaman Valisi Fahri Meral ve eşi Hanımefendi Zehra Meral, Karaman Milletvekili Recep Şeker, İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Çalışkan, İl Kültür ve Turizm Müdürü Burhan Yemiş, sivil toplum kuruluş temsilcileri, okul yöneticileri, öğretmenler ile öğrenciler katıldı.

Karaman Lisesi Müdürü Hasan Erkan'ın selamlama konuşmasının ardından öğrenciler İstiklal Marşını okudu. Mehmet Akif Ersoy'un en küçük kızı Suat Hanımın kızı olan Selma Argon Ersoy, yaptığı konuşmada, dedesi Mehmet Akif'in hayatını anlattı.

"Dedem Mehmet Akif Ersoy, 63 senelik kısa ömrüne çok şeyi sığdırmış büyük bir insandır"

Öğrencilere Mehmet Akif Ersoy'un hayatı hakkında bilgi veren Ersoy, gittiği her yerde dedesini anlattığını söyledi. Mehmet Akif'in sadece kendisinin değil "herkesin dedesi" olduğunu belirten Ersoy, "Dedem İstanbul Fatih'te doğmuş, ardından çeşitli okullara giderek Kur'an-ı Kerim öğrenmiştir. 14 yaşında babasını kaybedince hayata daha da sıkı tutunmaya başlamış. Dedem Mehmet Akif Ersoy, 63 senelik kısa ömrüne çok şeyi sığdırmış büyük bir insandır. Doğru bildiğini yapmış, kimseye boyun eğmemiştir." diye konuştu.

"Dedem, ne gördüysem onu yazdım. Hayalle yoktur benim işim der"

Mehmet Akif Ersoy'un torunu Selma Argon Ersoy, dedesinin bilinmeyen yönlerini de anlattı. Dedesinin hem şair hem de topluma yardımı kendisine vazife bilmiş bir fikir adamı olduğunu belirten Argon, "Doğduğu andan itibaren dedemin hayatı savaşlarla geçmiştir. Etrafındaki acıyı görerek, vicdanında hissederek ve yüreği kanayarak bunları yaşamıştır ve sadece gördüklerini yazmıştır. Bu bakımdan o, çağının tanığıdır. Argon, "Dedemin şiirlerindeki özellik, her şiiri yaşayarak yazmış olmasıdır. Yani bize bir belgesel bırakmış. 'Ne gördüysem onu yazdım. Hayalle yoktur benim işim' der. Göremediği yerleri de arkadaşlarından dinler. Bir özelliği de şiirlerinde insanları konuşturmasıdır. 1908'e kadar hayatı hep insanların arasında geçer. Adım adım Anadolu'yu dolaşırken insanlarla bir arada onların ihtiyaçlarını, nelerden korktuklarını, nelerden hoşlandıklarını görür ve ileride bu tecrübeler milli mücadele günlerinde çok işine yaramıştır. Çünkü insanları çok yakından tanır. Sözü de dinlenen bir insandır. İnsanlara verdiği nasihatlerle de ünlenir her yerde" ifadelerini kullandı." dedi.

"Dedem Çanakkale zaferinden sonra sabaha kadar şükür namazı kılmış"

Mehmet Akif Ersoy'un Osmanlı devletinin en zor dönemlerinde bir sanatçı olarak üzerine düşen görevi yerine getirmek amacıyla yurt içinde ve dışında ihtiyaç olan her yerde görev almaya gittiğine dikkati çeken Ersoy, şunları anlattı: "Dedem Berlin'den beri arkadaşı Kuşçubaşı Eşref'e sürekli Çanakkale'den 'bir haber var mı ?' diye sorar ve beklediği haber, bir istasyondayken gelir. Enver Paşa'dan gelen haberde 'Çanakkale geçilmedi' denilir. Dedemin beklediği haber olduğu için Eşref Paşa koşarak gider, 'Üstadım beklediğin haber geldi ve Çanakkale geçilmedi' der. Eşref Paşa hatıratında; 'Ben haberi verdikten sonra tezahürat bekledim ama o dondu kaldı. Yakınına gittim gözleri uzaklara dalmış ve yaşlar akıyor. Onu görünce ben de sarılıp, ağladım. Ondan sonra da sabaha kadar şükür namazında kaldığını duydum' der ve namazı kılarken 'Allah'ım bu destanı yazmadan, emanetini alma' diye yalvarıyormuş. Bugün okuduğumuz Çanakkale şiiri, Çanakkale'de doğmadı, dedemizin çekildiği küçücük bir istasyonda doğdu. Bu yüzden bugün böyle bir şiir ne yazıldı ne de yazılabilir artık." dedi.

 "Almanlar dedemin ses kayıtlarını plaklara almışlar"

Mehmet Akif'in Almanya Berlin'de Hintli Müslümanlara vaaz verirken ses kayıtlarının alındığını Ersoy, "Bende Almanların bu vaazları plaklara aldıkları bilgisi var. Almanlar dedemin ses kayıtlarını plaklara almışlar. Ben ses kayıtlarını bulmak için bir dilekçe verdim. O zamanki konsolos hanım bana 'Ben bu işin takipçisi olacağım' dedi. Ancak daha sonra beni aradılar 'Henüz böyle bir şeye ulaşamadık' dediler. Bu işin takibini bırakmıyoruz ancak Almanlar Rusya'yı işgal ettikleri zaman birçok evrakı Rusya'ya kaçırmışlar. Acaba o zamanda mı gitti dediler. Ben hala ümidimi kaybetmedim. Bir gün gelecek diye ümit ediyorum ama sesini duyalım istiyorum. Hep birlikte nasıl hitap ettiğini duyalım istiyorum. Ama benden sonra gelirse inşallah sizler duyarsınız. Bir gün bir yerlerden dedemin ses kayıtlarının çıkacağına inanıyorum." ifadelerini kullandı.

Yapılan söyleşinin ardından Ersoy kitaplarını öğrencileri için imzaladı. Program günün anısına çekilen fotoğraflarla sona erdi.

 

27-12-201927-12-201927-12-201927-12-201927-12-201927-12-201927-12-201927-12-201927-12-201927-12-201927-12-201927-12-201927-12-201927-12-201927-12-201927-12-201927-12-201927-12-201927-12-2019

Hamidiye Mah. Fevzi Paşa Cad. Kapı No18 KARAMAN - 0 (338) 280 70 00 // 0 (338) 280 70 70

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.